13 Haziran 2017 Salı

Bir Köşe de Yaşayanlar

Bir köşesinde şehrin
Kimse tarafından sevilmeden
Yaşıyorum…
Bir yalnızlık büyüyor içimde
Yaşı , yaşıma denk.
Sabahın beşlerine değin benimle.
Hatıramın cam kesiklerinden akan kanla,
Yalnızlığımın toprağını kan-lıyorum.
Bir yalnızlık sünüyor içimde.
Kimse tarafından sevilmeden,
Yaşıyorum…
Bir mucize beklerken…
Günler birbirine benziyor iyice.
Neyse ki yaşıyorum…
Ölüm saatlerim bunlar benim.
Bir aşk’a başlamak için;
Uygun zeminler arıyorum,
Sivrisi ruhuma batan tepeler de.
Yaşı yaşıma denk yalnızlığımın,
Allah’ın beni koruma şekli olduğuna,
Annemin utangaç çocukluğuma verip,
Çözüp bileklerimin iplerini
Yaşıyorum…

Gece III

Geceyi ,
Can veren bedenler gibi,
Sızıyla söküp alıyor zaman.
Dökülüyor sokağa insanlar,
Yerini alıyor mavi, siyahtan.
Gözlerimse kapalı uyurcasına,
Hep zihnimin karasıyla uyanık kalıyor.
Sızıyla söküp alıyor zamansa,
Alabileceği her şeyi.
Geceyle oynamaksa,
Her yiğidin harcı değil.
Gözlerime oturan bu mor ölüm,
Neşeli gülüşmelerinizi zihnime
Kurşun kalemler gibi saplıyor.
Yüzümü cama döndüm durdum.
Sanki ardımda bir hayalet uyuyor.
Geceyi kalbime koydum durdum.
Artık kan bulaşan pencerem de
hiç sabah olmuyor.

12 Haziran 2017 Pazartesi

Kan uykusu

Rüzgar;
Açıyor toprağını
Ne zorlukla kuyuladığım
Kan kuyusu zulalarımın.

Beni öldür ey rüzgar.
Beni geçmişe boğma.

Şehirlerde kaldı
Büyüdükçe uzaklaştığım
Acıya ırgat olmuş
O yapayalnız uzaklığım.

Mayası ise zamandır,
Üstünü hışımla örttüğüm
Rüzgarın açtığı
Kan kurusu toprağın.

İçimde bir gitmek var hep
Gitmeklerle bitmeyen
Bilmediğim şehirlerin,
Bildiğim zifir gecelerine.

Hep İçimde bir gitmek…
Hiç var olmadığım yerlere
Oraya aitmiş gibi gitmek.

Kan kuyusu gömülere
Yeni ırgat anıları eklemek için
Büyüdükçe uzaklaştığım
Rüzgarın yırttığı geçişlerden geçip
kanla geçmişte boğulmak için .

beni geçmişe boğmak…


Kalbim

Hatırlar bir heyecanı
Terk edilmiş bir şehir gibi
Teslim olur doğaya
Kalbim.

Ben olmadığım zamanlarda,
Elbet mutlu olacağım.
O kadar çok kaçacağım ki ;
Kendime geldiğimde
Beni terk etmiş olacağım.

Yüreğim sevmekle sınandı,
Sevmelerin terk ettiği şehir de.

Dün öğlenleri sevdim,
Bugün akşamları.
Hep bir şeyler sevdim.
Hiç ama hiç aksatmadım.

Bir sevinci hep  arar,
Yitik hatıralarda ki
Teslim olur doğasına
Hep özlem, hep yarımlıklar.

Elbet hoşnut olacağım.
Yontarak taştan bir benliği,
Kendime yeni benler yapacağım.
Özümü koyup aralarına,sonra
Gerçeğimden şüphe duyacağım.



Kalbim!
Canım benim.
Düşeceksin kaburgalarımın arasından,

Biraz daha kırılırsan…

Kan Belası




07:13

Uyandım ve hatırladım
Senin bu sabahlarda nasıl uyandığını.
Ilıcak bedenine parmaklarım batardı
Bedenin sızardı sıvılaşıp yatağa
Günaydınıma bulaştın , kan belası.

10:28

Böyle değildi bu ekmeğin tadı
Tezgahın başındaki topuz saçlı kadın
Sen ekmeğime tok sevgini katardın
Ensenden gül suları sızardı
Ekmeğime bulaştın , kan belası.

10:32

Yalnızlık çizgileri bulunmazdı giysimde
Ellerinin anaçlık akan çeşmesinden
Eteklerin ve gömleğim aynı su da yunardı.
Böyle tutardın bardağıda çocuk ellerinle.
Suyuma da bulaştın , kan belası.

18:02

Şimdi akşamların rengi yüreğime karıştı
Sen dua ile gönderilmiş melek gibi oysa,
Oysa sen beni bu akşamlardan sakınırdın.
Ben bunu anımsarım şimdi her akşamda
Akşamıma bulaştın , kan belası.

02:32

Gece’nin sızısı kollarıma dolaşınca;
Sen diye izinle şu yorgana sarıldım
Oysa sen beni hep bu gecelerde
ışığı geçirmez , ferah teninde yatırdın
geceme bulaştın , kan belası.

İşte buna hiç şaşırmadım…

1 Haziran 2017 Perşembe

Meleklikten - İnsanlığa Düşen Çocuk Boğuluyor

Boğuluyor çocuk
Tüm köy uyuyor
Biz nasıl da varız acıyarak?
İki kol iki bacak.
Bir baş , bir kalp.
Sürünerek ,
Yalın ayak…
İçe sinerken is kokusu
Akşamüstü kimi görsem aşık olurum
Biz nasılda büyüyoruz kanayarak
Hep güzel , hep hayal
Sonra
Biraz gerçek , biraz hayal
Daha sora
Gerçek , sadece gerçek bizi yanıltan.
Heeey.
Boğuluyor çocuk
Tüm köy uyuyor
Biz nasılda insanız vurulmadan
Zihnimizin ağır basan ağırlığından
Düşünmek bir kızı elimi çeneme dayayarak
Uzak , hep uzak olan
Ey yakınımda ki karanlıkta boğularak
Uyanın be
Boğuluyor çocuk
Tüm köy uyuyor
Biz nasıl da insanız yoğrulmadan
Acılara siper ettiğim zihnimi
Yitirdim sonunda ,
kurtarmak için yüreğimi.
Oysa onlar da
Ne kalp kaldı , ne baş
On iki tane diş , iki tel saç
Ölmek için dua ettiler
Başardılar.
Boğuluyor çocuk babasına
Tepelerden koşarak çukurlara
Bir dünya varmış ya çok uzaklarda
Bir dünya varmış ya hafif bir dünya
Minik yüreğine yük olmayacak bir kucak
Bir kucak varmış evladım sana bir avuçluk
Sen boğula dur , köy uyusun
Ciğerlerini yakan tuzlu su
Dönecek elbet, tatlı bir uykuya.
Boğuluyor çocuk büyümeye
Erilleşip yitiriyor ruhunu
Boğuluyor aklı’nın , dünyayı keşfine
Büyüyor çocuk boğulmaya.