28 Şubat 2017 Salı

Devam etmek için

Sadece biraz un ve anne eli.
Yeyip içmek ve devam etmek için.
Sadece biraz umut ve yer bezi.
Kanı silmek ve devam etmek için.

Sadece biraz kalp ve bir mezar.
Yaşayıp ölmek ve gömülüp gitmek için.
Sadece biraz uyku ve biraz ekmek.
Gömülüp gidene dek  devam etmek için.

Yüreğimi Eğ

Yüreğime atalet , eğ yüreğimi.
Doldur karıncalar, yesin ufak ufak.
İvanoviç zeroya bas yüreğimi.
Sahibe! Değiştir közünü nargilemin.

Yüreğime mesnet , eğ yüreğimi.
Zihnim de akrepler soksun ufak ufak.
Kaybettik ivanoviç , polonyalının yüreğim.
Polina! Değiştir közünü nargilemin.

Sis

Sis.
Kara sokaklar.
Sen benim yarımsın.
Bundandır yarım kaldı sevda.

Giz.
Sokak lambaları yandı.
Sen benim küçük kızım.
Bundandır büyümedi bir yanım.

His.
Kaldırımlar bana alışık artık.
Sen benim yarımsın küçük kızım.
Bundandır yarım kaldı büyümedi bir.

Kir.
Bacaklarım benden bağımsız yürüyor.
Sen benim yarımsın küçük kızım bundandır.
Yarım kaldı büyümedi bir yanım sis.

Karlara Bebek Gömdüm

Karlara bebek gömdüm.
Zarlara umutlar.
Islıklarla yürüdüm duymadın.
Zorlara umutlanmakla.
Yıkılışlar gördüm karlara.
Can sıkıntısından tek gözümü,
Oydum tek gözümü sıkıntıdan.
Gıcır arabalar çizdim.
Küfür etmekle varlığıma.
Yürüdüm de ıslıklarla duymadın.

Beni niye gömdüm?
Umudum zor , çabam kolay.
Islıklarla yürüdüm duymadın.
Beni biraz niye kafam?
Cinayet biraz , biraz duymadın.
Can sıkıntısından oydum gözümü.
Tekliğim kıskandı , çift gözümü.
Kanla doldurdum kulaklarını.
Yürüdüm de ıslıklarla duymadın.

İşte

Bir otobüsün en arka koltuğu evim.
Ben vücutları görüyorum.
Uyuşmuyor ama neden böyle?
Yürümek , koşmak ve durmak.
Varlık zihnimde uyuşmuyor işte.
Kimsesizim , ne de kimseyim.
Kendim , aranmakla bulunmuyor işte.

Neden ruhuma sökülecek dişler taktılar?
Ama ben vücutları görüyorum.
Bir dar mezar evim öf!
Sığılmıyor ama , neden böyle?
Saatler ve okuduklarım pranga.
Özgür olmak mı? Olunmuyor işte.
Ait değilim yalancı gerçeklere.
Kendim , aramakla bulunmuyor işte.

27 Şubat 2017 Pazartesi

Biri duyuyor

Karanlıktasın şimdi , şimdilik.
Biri biliyor ne güzel.
Aydınlıktasın yolda , yatakta.
Biri biliyor ne güzel.

Beni kır şimdi , şimdilik.
Biri biliyor ne güzel.
Yalnızsın acıyla , kahırla.
Biri biliyor ne güzel.

Sızlıyorsun şimdi, şimdilik.
Biri biliyor ne güzel.
Kalbin elinde kanıyor.
Biri biliyor ne güzel.

Konuş için de , vurma dışa.
Biri duyuyor ne güzel.
Aç elini gönlünü seslendir.
Biri duyuyor ne güzel.

Süt Gibi

Seni buluyorum tamam da.
Seni neden arıyorum bunu sor!
Yüreğim şireli parmaklar gibi.
Yüreğim kırağ düşmüş çimler gibi.
Kabarıyor ocakta süt.
Taşar ateşi kısmazsan.
Yüreğim gibi , aşk gibi.

Seni kurutuyorum zamandan.
Islak kelimelerin soğuyarak.
Ölümle avut beni bu gece.
Ölümle kandır beni bu gece.
Kabarıyor yüreğim de aşk.
Taşar ateşi kısmazsan.
Süt gibi , aşk gibi.

Uykum yok

Benim yüküm aramakmış.
Bulunacak bir şey yokken.
Bir şey yitmemişken , ne bu eksiklik?
Bu eksiklikte neyin nesi?
Uykum yok.

Benim suçum düşünmekmiş.
Düşünmeye değer bir şey yokken.
Bu saatte düşünülmez ,düşlenilir.
Bu takıntı da neyin nesi?
Uykum yok.

Benim acım boşluktanmış.
Doldurmuşum yüreğimi boşluklarla.
Bu boşluklar anlamlarla dolmaz.
Bu boşluklarda neyin nesi?
Uykum yok.

Yatak çok buruk bakıyor.
Uykum yok.

Sana Düşerken

Sana parklardan güller çaldım.
Metropol de aşk böyle oluyormuş.
Son paramla beyazıt da nargile içtim , bağışla.
Seni görünce ; güller , çiçekler , kuşlar.
Seni görünce göğüs kafesi , kelebekler.
Seni görünce ne güzel gidiyor arabalar.
Ne güzel dileniyor dilenciler.
Ne güzel kayıp oluyor ülkemiz acı vermeden.

Sana dokunan ellerimin tek işlevi bu.
Boncuklu tabanca alayım sevgilim.
İkinci kez öldür beni mecazen.
Nargile çok güzeldi bağışla.
Yanında bir türk kahvesi içtim sonra.
İçinde seni görene dek , dört kez falıma baktılar.
Ben fala inanmam , sana inanırım.
Sana inanmasam bile sensiz kalamam.

Sana türküler uyarladım dilimin ucunda.
Fokur fokur nargileler , o da seviyor.
Seni görünce istanbul bir heybet.
Bir bankta öpüyorum sonra defalarca.
Bir bankta öpüyorum , eve gidiyorum.
Gözümü kapatıyorum da bir bankta öpüyorum.
Siktir et ülkeyi seni öpüyorum.

18 Şubat 2017 Cumartesi

Bugün. (sönerken)

Artık parfümlerinize burun tıkayarak geçiyorum caddelerde,
Yüzlerinize bakmıyorum. Bakamıyorum bugün.
Yaşamla doldururken zihnimi bir hevesle,
Bir şeytana teslim oluyor ümidim , dur diyemiyorum.
Aradığım benim , ama aradığım ne bunu bilmiyorum bugün.
Kötülükler yapmak istiyorum, sırtımda taşıdığım bu yükü keşfetmek gibi.
Bir siyasetçi sevmek , bir takım tutmak , bir öfke taşımak istiyorum.
Peygamber hayatlarından bir kıssa istiyorum keza,
Bana sabır verecek bir ayet , bir hadis arıyorum bugün.
Yüzlerinize gülmek istemiyorum,
Vurduğunuz o içtenliğimi , ben de bıraktığınız o sizleri,
Kendimden attığımda içimde ki her şeyi bir güçle,
Geriye benden ne kalacak , bilmek istiyorum bugün.


Bütün bir şehri bir köye taşımak istiyorum .
Sana sarmaş dolaş olmak değil,
Sana ve arzulara doymak değil bu istek.
Uzak bir yer de ateş yakın siz , orada olun bileyim.
Ben kıyafetlerden ötedeyim , ben yüzüklerden ötedeyim.
Sadece ölümü kabulleniyorum bugün.
Çaydanlık bir ıslık tuttursun , is tutsun tabanları.
Hırsım , nefretim ve aciziyetim son bulsun.
Son verin riyakarlığınıza, ve bir tavuk budunu tutuşunuza.
Acımayın bugün fukaraya,  her şey gerçekci olsun.
Kötülükler yapmak istiyorum , bir çocuğun hafızasında acı olarak kalmak gibi.
Bir şehir sevmek istiyorum , bir yatağı yurt edinmek istiyorum.
Vücudumdan usanmış şu ellerime, kan göndermek istiyorum.
Kısıp gözlerimi dağlarda, güneşe bakmak istiyorum.
Bir ölüm hikayesini dinleyip , ölümü hissetmediğim halde,
Yalandan olsa bile , topraktan korkmak istiyorum bugün.


Artık parfümlerinizin kokusunda kediler ölmüş kadınlar.
Ve ben bunu seziyorum , caddelerde hoyratsınız.
Kalbe yakıştığınız vakitler vardı.
 O gün , sizi de bir erkek sevmişti hani.
Gözlerinizde galaksiler gören erkekler tanıyorum , siz bilmezsiniz.
Öl demenizle , son dileği sizi koklamak olan erkekler biliyorum.

koku , saç , deri artığı bırakarak ilerliyoruz zaman da.
Nasıl da tiksiniyorum insan olan her şeyden bugün?
Padişahlar , firavunlar , ve caniler tanıyorum ,
Okudukça bile yüreğimin odalarına ilginçlikler doluyor.
Ama mezarlarının karşısına geçip gülmek istiyorum .
Ne kalmış dünya da , el değiştiren hislerden başka?
Ne kalmış dünya da , yenilmiş bedduaların bedelini ödemekten başka?
Kötülükler yapmak istiyorum bugün, bir tutkum uğrunda bedenler harcamak gibi.
Kaygılarımı bir tepeden aşağı bağırmak istiyorum,
Mekke kokusu olan köy odalarında uyumak istiyorum,
Anlamsız bir ağlamak tutarken beni ey dostlar!
Bakarak gözlerin içine utanmadan ,ağlamak istiyorum bugün.

Paranın , aracın ve zirvenin yanında bir promosyonsunuz erkekler.
Ve bunu görüyorum bugün caddelerde , siz değilisiniz bu.
Gülüşmelerinizde baba şefkati gören kadınlar biliyorum
Güzel cilalanmış ve üç haneli rakam kokan kadınları seviyorsunuz .
Bir kadını severken gördünüz , bütün kadınlar anneydi o gün.
Bir erkeği sevilirken gördünüz ve bütün erkekler evlattı o gün.
Kötülükler yapmak istiyorum , sahte ümitler dururken; gerçeklere inanmak gibi.
Bir kadını severken , Onu anne gibi düşündü tüm erkekler.

Hadi gidin gayrı. Söndürün yaktığınız o ateşleri zihnimde.
Bir babanın içinde gizlediği anaçlığında saklıydı hayat bugün.
Haydı gidin gayrı , yalan dolu zamana dönün ve bekleyin sürekli.
Süregelen hayallerinize sıkıca bağlanmayı ihmal etmeyin .
Her birinize yalandan sarılmak istiyorum bugün tutmayın.
Siz ateşi söndürüp , kırmızı pikaplarla şehirlerinize dönerken.
İçinde çürüyeceğim bir mezar kazmak istiyorum bugün.




17 Şubat 2017 Cuma

Var olmak. -(kontrolsüz öfke)

Ben hiç var olmamak isterdim.
Hiç sabahları istemez, hiç umut etmek istemezdim.
Hiç arkadaşım olsun , hiç mutlu olmayı istemezdim.
En zirve mutlulukta bile , anne koynunda bile.
En acıktğım anda , yemek yerken bile
Bir çocuğu severken bile
Ben hiç var olmamak isterdim.

Tüm paralar cebimde olsa bile.
Bir köşe de bakarken aptallıklarınıza.
İçimi dolduran o kibri taşımak istemezdim.
Bir isim olmaktan,bir rakam olmaktan
Bir millet, bir asker , bir ırk olmaktan
Bir canlı olmaktan hiç haz etmedim
Bir çocuğu severken bile
Ben hiç var olmamak isterdim.

Bir yabancı gibi geziyorum kenarlarda
Ait değilim , ne memlekete , ne bulutlara
Yalan söyledim. Ne bulutları severim , ne kuşları.
Ne bir şair yüreği taşırım , ne bir sızı.
Bir acı olmaktan , ölmekten , doğmaktan.
Bir erkek , bir kadın , bir çocuk olmaktan.
Bir canlı olmaktan hiç haz etmedim.
Sevdiğimi sandığım kadının boynunda bile.
Ben hiç var olmamak isterdim.

Sanki varmışım gibi ulusal bir zamanda.
Biz öldük , diriltildik , cennete gittik.
Tamam tamam! Cehenneme gittik.
Her şeyi biliyor Allah , biz yokuz zaten.
Dağların almadığı emaneti almış insan.
Tüm sorulara bir yanıt alıp, bir peygamber dizinde ağlasaydım
Sakalı gül kokan dedelere sarılsaydım
Ölümü aşıp, onu koynuma alsaydım
Ben hiç var olmamak isterdim

En çok dua ederken insan oldum
Ben fakirim , ben acizim , ben yokum
Emanet kollarla , emanet dillerle , emanet dünyada
Emanet mutluluklar , emanet acılar gördüm
Ya delirseydim , ya var olmasaydım
Ya çıldırsaydım , ya da inansaydım
‘’her şeye rağmen yaşamak güzel’’
Parçalanmış bedenler, dişsiz ağızlar ve sağır kulaklar
Kara yürekler, ağır laflar, yalancı insanlar.
Ama yine de ölene kadar yaşa!
Her şeye rağmen yaşamak ;
Gül kurularını alıp kalbine sürüp, kalbini güzel yaypmak gibi
Alakasız, mantıksız ve komik.

….

Bir çocuk sevip , derin nefes alıp devam ettim şiire.
Var olmasak iyiydi lakin varız işte.
Bir dua ettim de devam ettim şiire.
Var olmasak iyiydi lakin varız işte.
Ezilirken keşmekeş’in içerisinde.
Dünyadayız! Bunun tedavisi yok anladım.
İster seyir eyle , ister ağla

Var olmuşken hakkıyla yaşa!

Ne düşünüyorsunuz? ( hayali toplantılar )

Sabah oluyor , akşam oluyor , gece oluyor.
Sizler buna yaşamak diyorsunuz.
Gece uyuyor,akşam ölüyor, sabah başlıyorsunuz.
Perdenin arasından gece sokağa bakın.
Ne görüyorsunuz? İyi bakın!
Zamanı sahiplenemeyenleri , zaman önüne katar.
Gece camdan sokağa bakın. Ne görüyorsunuz?
İnsanın olmadığı anlar , kalpte yara büyüyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ölümle tehdit edemezsin , başı ağrımayanı.
İnsan çok aciz , ne düşünüyorsunuz?

Tamam! Şimdi olmadı.
Bu hayatta neyi umursuyoruz Allah aşkına?
Gece ölüyor, akşam sönüyor , sabah yanıyorsunuz.
Yüksek bir tepeden insanlara bakın.
Ne görüyorsunuz? İyi bakın!
Yaşayamıyorum diyeni , yaşam önüne katar.
Dünyayı elinize alıp içine bakın.
İnsanın olduğu yerler nasılda pis oluyor.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Milyarlarca iskelet çürüyor hala yeraltında.

İnsan çok aciz , ne düşünüyorsunuz?

Size şöyle diyeyim

Size şöyle diyeyim;
Bakın! Ben hep deliliğe özendim
Kalktım , uyudum , sonra mandalina soydum.
Ne ben dünyadayım , ne dünya bende.
Ben hep deliliğe vurdum.
Bir hikaye aradım , dahil olmak istedim.
Hep silinerek arkadan geçtim.
Sütün tadında , otun tadını bulmak gibiydi beni bulmak.
Size öyle diyeyim.
Silikce geçerken olayların içinden.
O olayları en çok ben yaşadım içimde.
Organlarımı israf olarak düşündüm hep.
Elimi , saçlarımı ve şu aklımı.
Ucuz yoldan satabilirdim mümkün olsa birine.

Size şöyle diyeyim ;
Bir suç işlemek istedim bazen.
Adımın önüne ‘’suçlu’’ sıfatı konulsun diye.
Bari devlet indinde bir sıfatımız olsun diye.
Kalktım , uyudum. Birden delirdim.
Mandalinayı duvara vurdum, sonra delirdim.
Bir deli aklını özler mi?
-          Hatırlarsa tabii!
Delirdikten sonra , kendime deli demeyi bıraktım.
Geçtiğim yollarda başka ayak izleri gördüm.
Onlarda kendine deli demiyordu anlayın.
Silikçe geçerken olayların içinden,

Onlarda kendini arıyordu anladım.

Yoruldum

Yoruldum bu maddelerden ötede manalar bulmaktan.
Uyumaktan,uyanmaktan ve yüzümü yıkamaktan.
Sol kaburgamdan giren soğuğu senden bilmekten
Kollarımın yorgunluğunu dindirmeyen yataklarda;
Herkese gücümün yeteceğini bilmekten  , düşlemekten.
Kapadığımda gözlerimi , seni bulmaktan karşımda.
Kaçmak mı? İstemem.  Kaçmak mı? Saçmalama.
Senı görememek hissi, tüm dünyayı dolaşsamda,
Yalın ayak balkonlarda ufuklarda seni izlesemde.
Seni görememek hissi, yedi milyar surata baksamda.
Kaçamamak bıraktıklarından , kendimi terketmekle.
Kaçmak mı? Saçmalama. Kaçmak mı?  istemem.

Yoruldum her şerri hayra yormaktan.
El açmaktan,sabretmekten, ummaktan.
Yürümekten , yemekten ve en çok düşünmekten.
Bir akşamın kalbimin ortasına cihad ile çökmesinden.
Nasıl harap eder bir kalbi, bir mucizeye inanmak?
Hüzünle alınan bir nefesi çok uzaklara bırakmak.
Ben allaha bıraktım diyip , kaderle savaşmaktan.
Büyümekten , yolları gözümde sündürmekten.
Bir otobüsün camında gördüğüm kabusları senden bilmekten.
Kaçmak mı? Kaçamazsın.  Kaçmak mı?  İstemem.
Seni görememek hissi,  bir akşamüstü çarşılarda.
Olmadığın sokaklardan geçtiğini varsayarak.
Seni görememek hissi,  anlaşılıyordu o laflarından.
Kaçamamak bıraktıklarından , aynalara dalmakla.
Aptal bir gülümsemeyle kendime yakalanmamla.
Kaçmak mı? İstemem. Kaçmak mı? Asla.



Yoruldum her dinlediğim şarkıda benim bırakıp gitmenden.
Her ayrılık filminde, benden yeniden ayrılmandan.
Başımın ağrısını , bozulan gözlerimi senden bilmekten.
Bacaklarımın yorgunluğunu dindirmeyen yataklarda.
Hep sana koşabildiğimi düşlemekten,   düşmekten.
Kapadığımda gözlerimi , tekrardan bana sarılmandan.
Kaçmak mı? İstemem. Kaçmam ki? Yine sarıl.
Seni görememek hissi , resmin bana gülümserken.
İnce bir montla sahillerin ötesini gözlerken.
Seni görememek hissi , şu kalbimde şeytanla büyürken.
Dilime gelen ne varsa söylemedikce büyümekte.
Kaçmak mı? İstemez. Kaçmak mı?  İstemem.


13 Şubat 2017 Pazartesi

Ruhu Darlanmış İnsanlar Vardı

Ruhu darlanmış insanlar vardı.
Ruhu daralmış insanlar mı varmış?
Ruhu varmış ki daralmış…
Ki ruhu varmış.
Yetmezmiş gibi aklı varmış.
Zihin bir anı defteri gibi.
Sevk edilmiş kalbe acılar zihinden.
Unutulmak bilmeyen o acılar.
Her gece zihinde tekrarlanmış.

Rahman olan Allah’ın adıyla.
Beni gören ve gözeten.
Boyun eğme ihtiyacımı sana arz ediyorum.
Bir ruhum varmış.
Kalbime kalbimle kalbettim.
İçimdeymiş yangın, gözyaşım yanağıma aktı.
Ki kalbim varmış.
Kalp bir his tarlası gibi.
Meyve vermiş kalbe ne ektiysen.
Unutulmak bilmeyen o hisler.
Her gece kalpte büyümüş.

Her gece zihinde tekrarlanmış.
Unutulmak bilmeyen o acılar.
Sevk edilmiş kalbe acılar zihinden.
Zihin bir anı defteri gibi.
Yetmezmiş gibi aklı varmış.
Ki ruhu varmış.
Ruhu varmış ki daralmış.
Ruhu daralmış insanlar mı varmış?
Ruhu darlanmış insanlar vardı.
Rahim olan Allah’ın adıyla.
Beni gören ve gözeten.
Sahiplenme ihtiyacımı sana arz ediyorum.
Bir karanlığım vardı
Onlar düzeni bozdu.
Yoksa ben doğru zamanda sevdim.
Dilime vurmayan bir dua bu şiir.
Amin dedimde yazdım.
Ruhu darlanmış insanlar vardı.
Boyun eğme ihtiyacından dolayı.

Her gece kalpte büyümüş.
Unutulmak bilmeyen o hisler.
Meyve vermiş kalbe ne ektiysen.
Kalp bir his tarlası gibi.
İçimdeymiş yangın , gözyaşım yanağıma aktı.
Kalbime kalbimle kalbettim.
Bir ruhum varmış.
Boyun eğme ihtiyacımı sana arz ediyorum.
Beni gören ve gözeten.
Rahman olan Allah’ın adıyla.

Ruhu darlanmış insanlar vardı.
Dua etsinler. Galaksinin sahibine.
Uçsuz okyanusu yaradan.
Şifa verir o minik kalbine.
Ruhu darlanmış insanlar mı varmış?
Ruhu varken dua etsin rabbine.
Göğe elini aç , eline gök düşsün.
Göğü yüzüne sür, gönlün hoş olsun.
Ruhu darlanmış insanlar mı varmış?

9 Şubat 2017 Perşembe

Nerede , ne , ne ,ne?

Nerede yaşıyor bu eli yüzü iç anadolu siliği çocuklar?
Ne batılar , ne de doğular.
Ne batılı kadar aitler dünyaya ,
Ne doğulu kadar ait olmak için ağlarlar.
Nerede onlar?
Ne bir sevda tutabilirler , ne bir haydutluk
Bir eli bile tutamazlar…
Ne alınlarında secde izi var, ne ağızlarında alkol
Ne güneşi severler , ne ayı
Bir tek ayrılığı bilirler…
O nuda bir filmde mi duymuştu neydi?
Hareket eden çerçeve de ki gıcır hayatlar,
Ve kendisi. Kendi gibiler.
Bu kıyasların adam öldürdüğünü bile duymuşmuydu neydi?

Nerede yaşıyor bu aidiyetsiz , boz’un çocukları?
Ne yanlışlar , ne de doğrular.
Ne kuzeyli kadar asabiler insana ,
Ne güneyli kadar boş vermişler herşeyi
Nereli onlar?
Ne  bir aşk yaşayabilirler , gönüllerince.
Bir saçı bile koklayamazlar.
Peygamberi hatırlamaz , ama severler
Severken, özlemezler ama sayarlar.
Bir tek asker olmayı bilirler.
O nu da kanında mı bulmuştu neydi?
Hareket eden ışıklar ve cıvıl hayatlar.
Konuşmak istemez,ağzından şivesi kaçar.
Elleri yabani , gözleri  dağ rengi

Bu benzetmelerin adam öldürdüğünü duymuşmuydu neydi?

Özlemek , eskiyi.

Özlemek , eskiyi ;
Ölmüş bir bedenin parçalarını saklamak gibidir.
Anıların turkuaz rengine , eller ensede dalmak ;
Eli silahlı bir teröristte , teslim olmak gibidir.

Arabalar ve insanlar çok değişti artık.
Bakkallar ve kaldırım taşlarının tadı kalmadı.
Gözümü yumunca koşmaya başlayan o çocuğum,
O çocuğun ; ben olduğunu bile unuttum artık.

Arşivimde süslenmış , anne dizi ve baba uzaklığı.
Kareli , ruh daraltan ceketleriyle  öğretmenleri
Yüzümü bir düşman gibi parçalayan o gündüzleri,
O gündüzleri bile , özlemekteyim.

Özlemek , eskiyi ;
Şimdiyi eskiten bir hastalık gibidir.
Anıların en yabancı geldiği anda, gözleri iyice yummak;
Gül desenli perdelerde,uçabilmeyi düşlemek gibidir.

Kediler ve İnsanlar çok değişti artık.
Dede kokusu ve köy evleri kalmadı artık
Ellerini iki yana açıp  bir akşamüstü koşmak
Evde yemek hazır ve kalbim kırık değil.

Şişe kapaklarından süsler yaptık duvalarımıza
Boncuklar dizdik iplere, dünya renklerinden
O vakit duvarlar insanın üstüne gelmemekteydi
O duvarları bile , özlemekteyim.

Özlemek , eskiyi ;
İpi kopmuş uçurtmaların ardından bakmak gibidir.
Anıların gök rengine , eller ensede dalmak;
Mayın dolu tarlalarda koşmak gibidir.

Uçurtmalar ve insanlar çok değişti artık.
Oyunların ve gökyüzünün tadı kalmadı.
Gözümü yumunca uçmaya başlayan o çocuğum.
İpin çoktan koptuğunu , düştüğümü anladım artık.

Hatıramda süslenmiş , bir arkadaş yumruğu ve acısı
Kara damlayan kandan aldığım o hazzı
Yüzümü bir düşman gibi ayartan ayazları
O yazları bile , özlemekteyim

Özlemek , eskiyi.   8 ŞUBAT 2017


5 Şubat 2017 Pazar

Duman Kokusu

Duman kokuyor sokak…
Aklımda niğde kaldırımları var,
Birde ibrahim’in ölü suratı
İçimde terk ettiğim benler var.
Hep peşimdeler ama yakalanmadım daha!
İyi mi? Birde yeni hayaller çıktı karşıma.

Yaşamak çok güzel lan!
İbo’nun mezarına iki kürek toprak attım
Vicdanımda bir yara bu!
Şerefsizler, çok hızlı örttü üstünü
Üç yıl oldu olacak bugün , yarın.

Bir kadına kötülük yaptım , ahını aldım
İki yıl olacak bugün , yarın ona da…

Canım pislik çekiyor…
O beni tamamlar sandım , yanılmışım.
Boş yere moda girmişim.

İbrahim’in mezarına iki kürek toprak attım.
İçime dert oldu , bana kalmıştı sanki
İnsan arkadaşını gömer mi? Gömmemeli.

Yokuş çıkıyorum rüyalarda…
Trabzon da ki çaycı kız aklıma geliyor.
Ne yapıyordur kim bilir,  o kasvetli havada ?

Sonra ibrahim’in mezarına gitmedim hala.
Üç yıl oldu olacak yarın , birgün.
Bir üst geçide çıkıp ağladım , geçmedi.
Onunla dağlarda gezdim , soğuklarda.

İstanbul günlerim geldi aklıma.
Herkesin beni hakir gördüğü bir mekanda.
İstiklalde ölümden korkarak yürüyordum
Üç israilli patlamış , dört gün önce.

İbrahim’in mezarına iki kürek toprak attım.
Öğrense kızardı bana!
Ben ona gitme dedim , gitti ama.
Belki bağlasaydım bir yerde , gidemezdi.
Ama öldü! Ama ben gitme dedim ona.
Gitme ibrahim , annen kızar. Ölme.

Eve sarhoş gittim sonra , annemin bana güveni öldü.

Artvin günlerim geldi aklıma.
Faşist bir arkadaşla uyuduk üç gece.
O da üç yıl önce, iki kürekten sonra.

İbrahim’in mezarına iki kürek toprak attım.
Tahtalara çarptı toprak , o korktu.
Bir ölüyü gömmenin büyümüşlüğüyle kaldım.
      Bir ölü , bir sakat…

2015 Ekim


Gidelim

Gidelim mi seninle?
Deniz olan bir şehire.
Üstelik hava kapalıysa.
Ve... Ve sen üşüyorsan.
Tüm şehir gri olsa.
Üstelik birazda yağmur yağsa.
Bomboş olsa tüm sokaklar.
Kornalara sağır olsak.
Beni duysam , seni bulsam.
Kaşının kenarına öpücük olmak...
Hayat bir arayış , Seni bulsam...

Gidelim mi seninle?
Bir sahil kenarına.
Kükreyen denizlere korkuyla baksak.
Beni sevsen üstelik.
Ve... Ve bu bir şiir olsa.
Derin bir nefes alsak.
Sana desem '' bu ancak şiirlerde olur''
Bana desen'' bu zaten bir şiir.

Oysa neden olmaz hayaller?
Hayal olur ama tüm inanılmazlar.
Gerçek olsa , yalan olur.
Yalan olmazsa, şiir olur!
Şiirim!

-  2014

İçinde -

En derindesin boğulmak bilmeyen
Suratına yastık kapanmış.
Suratına kin kapanmış.
Kapanmış...
     Perdelerin içinde!
Bir geberiksin , kokmak bilmeyen.
Kefeni beğenmeyen bir ölü mankensin.
      Gözlerinin içinde!

Saatlerdir tavanı izleyen....
      Saatlerdir!
Gerçi işsiz adam saat nedir?
Üç olsa ne , beş olsa ne?

Sen en derindesin , ölmek bilmeyen.
Benden önce sen vardın bu bedende.
Sanki! Sanki ben geldim ettim seni yerinden!
         Et kemiğin içinde!

Bir meftasın teneşirin üstünde.
Kaldıracak sevenin mi yok?
Sevildiğin için mi oradasın?
Yıllardır evet yıllardır!
         Yıllardır!
Çürümeyen bir bedensin , gözlerimin önünde.

  2015



Tanrıda istemezdi seni böyle sevmemi.

Akşam , içinde öfkeyle masama düşüyor.
Elim yanağımda , göz çukurlarım üşüyor.
Gelir , belki gelir. Hala bekliyorsam.
Önü ilikli montum koruyamadı gövdemi.
Ayaz kaptım. İliklerim ve bacaklarım.
Kanıyor ürpermiş zihnim ellerime.
Ellerimde atlı karıncalar usulca
Dönüyorlar , tıpkı bir ayyaşın zihni gibi
Yıkılacak düş arıyorum , tut beni
Ki! Sanki, Tanrıda istemezdi seni böyle sevmemi.

Burun deliklerimden aksa şuurum , isterim.
Buğulanmış camları kırmak istiyorken
Buluyorum kendimi delirmeye yalpaklanırken
Ah! Koruyamadı önü ilikli montum beni
Yedim işte tüm ayazı , hemde sırtımdan.
Hemde ruhumun özünde ki gecekondudan.
Şimdi bir ıslak kelime söyle kulağıma.
Ağzın nasılda konuşuyor ruhumun eksiğini.
Ölmelik kelimeler duymak istiyorum, söyleme.
Ki! Tanrıda istemezdi seni böyle sevmemi.

Kalk

kalk.
bir sigara yak.
bana uzatma , ben bıraktım.
şaşırdığını biliyorum.
ama sen kalkmadın hala,
bir sigara da yakmadın.
ben de bırakmadım sigarayı zaten.
sen hiç oraya oturmadın,karşıma.

gülümse.
diğer gülüşlerini saymıyorum.
hani insanlara nazikçe bakarken ki..
eve gittiğinde söner gülüşün.
ben seni mutlu etmek için doğdum,
seni yaşamak için,sende boğulmak için.
sen beni sevme , beni boğ.
hayal diyorlar sana odadakiler.
eğer değilsen kanıtla.
otur,karşıma.
ardından..
kalk...
bir sigara yak..
bana uzatma ben bıraktım.
şaşırdığını biliyorum.
ama sen kalkmadın hala,
bir sigara da yakmadın.
ben da bırakmadım sigarayı zaten.
sen hiç oraya oturmadın,karşıma...

Kalk...
 2015

İşte Bu

İstedğimiz saatte uyanıyoruz,
Tabi onlar uyurken, tabi onlar umutsuz
Saçlarını yüzüme çarpıyorsun , istediğimiz yerde
Yol altımızdan geri gidiyor,biz duruyoruz
İstediğimiz vakit , bir anıyı yaşıyoruz
El ele koşuyoruz , yüreğin kaldırmayacağı hayallerde
Saçlarını yüzüme örtüyorsun, onlar işe gidiyor
Bir yaz akşamı saklanıyoruz bir çocuğun hafızasına
Mutlululuk denildikçe ikimizi hatırlıyor.

İstediğimiz saatte gülüşüyoruz
Onların kafası ağrırken uykusuzluktan
Biz uykumuz gelince başımızı kaldırıma koyuyoruz
Elin elimin parçası oluyor , başkalaşıyoruz
İki başlı tek ruhlu bir canavar aşk.
Bunu en çok duvarlar biliyor ve sen
Saçlarının arasında bir ruh uyutuyorsun sen
Bir yaz akşamı , yazın kokusundan daha cazip gelen kokunda
İşte bu , bu çoğalırken yok olmak

İstediğimiz saatte yemek yiyoruz
Ama amansız bir öpücük konduruyorum şakağına
Bir mermiden daha şok etkili, öldürmez , yaşatır
Bu benden değil , işte bu tanrıdan
Bu bir armağan insana , gönlü ipsiz uçuran
Uçuran ve uçuran , yüce göklerde dolandıran
Anlık bir düşme hissiyle , anlık ve amansız
Sarı şekerler , beyaz dişlerinin arasında
Sen sağına bak,yüzümü koyayım soluna
Bir yaz akşamı , yazın kokusundan daha cazip gelen kokunda

İşte bu , bu çoğalırken yok olmak…

2 Şubat 2017 Perşembe

Senin Bana Katacakların Var

Senin bana katacakların var
Sabah kalktığımda, ifadesiz hislerle
Güneşe inananlar olarak biz bir evde
Kahvaltıda,  ikindi namazında ve ölürken
Senin bana katacakların var
Katıksız korkularla yüzleşirken
Hadi gel! Ne ise zararlı olan, ne ise?
Yani gerçekten ne varsa ömür kısaltan,
Bana bunları kat , sensiz yaşamaktan iyidir.
Elma şekeri kokuyor gülüşün,
Susuyor ve boynunu büküyor, susuyor
Ben bir savaşçı biliyorum kendimi
Lakin elimin tersine sıcak göz yaş'ın değdiğinde
Ağlayacak bir anne dizi arıyor altıncı yaşım.

Senin bana katacakların var
Aldıkların senin olsun.
Güneşe inananlar olarak biz bir ilk baharda
Açacağız gömleklerimizin düğmelerini,göğe doğru
İfade edilmeyen çürümüş yaraları
Bir birimize sarılıp bir yaz gecesi koklayacağız
Yanmış sırtımda, serin ellerin dolanırken
Pencereden yaz dolarken, ben dolanırken
Ben dolanırken , ben dolanırken saçlarına
Çocukluğumun izlerine anaçlığını bırakacaksın
İs kokan saçlarına , yapay kokular karışmamış
İşte Havva anadan beri böyle kokar kadın
Susuyor ve boynunu büküyor, susuyor
Şey.. Susmasan? Adımı söylesin ılık sesin.
Ben sert bir kaya biliyorum kendimi
Lakin yanağıma değdiğinde sıcak sesin
Ağlayacak bir anne dizi arıyor altıncı yaşım